PGD’DE YENİ DÖNEME HAZIR MIYIZ?

Asansör sektörünün “stratejik sektör” ilan edilmesinden bu yana süregelen pek çok çalışma, şüphesiz sektörün geleceğini belirlemekte ve güvenli asansörlerin piyasaya arzı ve kullanımı noktasında önemli atılımların yapılmasına yol açmaktadır. Bakanlık nezdinde yapılan çalışmalar, Türkiye Asansör Sanayicileri Federasyonu (TASFED) ve üyesi olan 18 derneğin eş güdümü ile güçlendirilmeye çalışıldı, uygulamada görülen aksaklıklar raporlanarak yine TASFED kanalı üzerinden ilgili kurum ve kuruluşlara iletilerek yeni düzenlemelerin yapılması sağlandı. 

Her ne kadar yeni düzenlemeler asansör sektörünün daha ileri gitmesinde etken rol oynuyor olsa da çözülmeyi bekleyen problemlere zaman zaman yenileri de eklenebilmektedir. Malûmunuz üzere, geride bıraktığımız Mart ayında Asansör Piyasa Gözetimi ve Denetimi Yönetmeliği yayımlanarak yürürlüğe girdi. Yönetmelik sektör tarafından dikkatle incelendikten sonra, yeni getirilen risk temelli yaklaşım yeni soru işaretlerine ışık tuttu.

Asansörlerin piyasaya arzıyla başlayan süreç; asansörün A tipi muayene kuruluşlarının kontrolünden geçmesi, yeşil etiket alınması ve ilgili belediyelerden tescil edilmesi aşamalarının hayata geçirilmesi ile mümkündür.  Asansörlerde  tam muayene yapılmadığından, risksiz gibi görünse de şikâyet üzerine PGD yapılmakta ya da yapılan PGD kontrolünde tespit edilen eksikler karşısında Piyasa Denetim ve Gözetim Yönetmeliği’nde belirtilen 3 farklı risk faktörüne göre ceza kesilmektedir.  İl Müdürlükleri yapılan testler ve duyusal  muayeneden sonra güvensizlik tespit ettiği asansörleri, anlaşmalı oldukları A tipi muayene kuruluşuna  havale etmektedir.  

Yayımlanan yönetmelikle beraber,  İl Müdürlükleri bu test ve duyusal muayenelerde çıkan riskleri kendi içlerinde bulunan kontrol listelerine göre gerçekleştirebilecektir. Ancak bu kontrol listelerinin yönetmeliğe ek olarak konulmaması sektör temsilcilerini paniğe sürüklemekle birlikte, bir belirsizlik de oluşturmaktadır. 

Kontrolü yapan A tipi muayene kuruluşu PGD denetimi yapılıyorsa “mutlaka uygunsuzluk çıkacak” gibi bir önyargı ile asansör kontrolünü yapmaktadır. Asansörlerin piyasa gözetimi ve denetimi esnasında, tespit edilecek olası uygunsuzlukların ilk montaj kaynaklı yapısal/tasarım sorunu olup olmadığı ya da servis bakım firmasının ihmâl veya eksik iş yapmasından olup olmadığının net olarak raporlanması kritik bir husustur.

PGD denetimi  yapılan asansörlerde risk durumuna göre verilen cezaların büyük kısmı, asansörü monte edene kesilmektedir. Montaj firmaları her ne kadar tek asansör piyasa arz etmiş olsalar da Ticaret Bakanlığı’nın yayımlamış olduğu Kanun gereği, montaj fiyatlarının üzerinde kesilen ceza miktarlarıyla karşı karşıya kalınmaktadır. Asansörlere  kesilen cezalar her ne kadar kategorilere ayrılmış olsalar da bu cezaların yüksekliği düşündürücüdür.  

CEZALARDA MAKAS 50 BİN TL’DEN 650 BİN TL’YE KADAR AÇIK

Düşük riskli bir asansör her ne kadar 50 Bin TL’den başlasada  kesilecek ceza oranı, puanlama oranlarına göre artmakta; böyle olunca da minimum ceza miktarı 60-70 bin TL’lerden başlamakta, orta riskli asansörler 94 bin TL ve yüksek riskli asansörlerde eksik tespit edilmesi durumunda 150 bin TL’den başlayıp tavan olarak 650 bin TL’lere kadar çıkan cezalar yazılmaktadır.  

Piyasa arz edilen asansör bedelleri ve kar marjları göz önüne alındığında, ortada büyük bir adaletsizliğin olduğu aşikârdır.  Ceza kesilerek firma sayısının azaltılacağı algısı da tamamen bir yanılsamadır. Kesilen cezaların tahsil kabiliyetinin ne kadar az olduğu hem sektör hem kamu tarafından deneyimlenerek öğrenilmiştir.  İşini ciddi yapan firmaların bu cezaları ödediği; ancak diğer firmaların, bu cezaları ödemediği ve yeni bir firma kurarak ticari hayatlarına devam ettikleri gözlemlenmektedir. Tüm bu olumsuz koşullar yine başlıca sorunlardan birisi olan haksız fiyat rekabeti sorununu ortaya çıkarmaktadır. Oysa, binlerce ürün imalatı yapıp piyasaya arz eden diğer sektörlerdeki firmalar da aynı ceza miktarıyla karşılaşsalar da, ürünlerinin sayısı baz olarak alındığında, bu rakamları ürün sayısının fazlalığından dolayı rahatlıkla karşılamaktadır. 

Asansör firmalarının fazlalığı, firma kurma kriterlerinin olmayışı, asansör modernizasyonlarının belgesi olmayan firmalara yaptırılması kabul edilemez bir gerçektir. Piyasaya arz edilen asansörlerin en azından montajı yapan firmalar tarafından, garanti süresince, üç yıl bakımlarının üstlenilmesi gerekmektedir. Oysa  sahada yaşananlar bundan oldukça bağımsız ilerlemektedir. Montaj sonrasında asansör bakımlarının büyük kısmı montaj firmalarından alınarak başka firmalara verilebilmekte, hatta belgesi olmayan firmalara asansörler emanet edilebilmektedir.  Bu da piyasa arz edilmiş asansörlerdeki riskleri artırmakta ve şikâyetlerin çoğalmasının yaygınlaşmasına sebep olmaktadır. Bina yöneticisi, müteahhit, bakım yada montaj firmasına  ödeme yapmak istemediğinde  PGD  denetimi istemekte ve kamuya açık olduğu için gerekli gereksiz şikâyet yapılarak hem Bakanlık meşgul edilmekte hem de asansör montaj ve bakım firmaları mağdur edilmektedir. Yapılan şikâyetlerin büyük kısmının asansörlerin emniyeti ile alakalı olmaması ve PGD denetimi yapıldıktan sonra bu asansörlerde tespit edilen eksiklerinin giderilmesine karşı şikâyet konusunun hâlen devam etmesi de düşündürücüdür. 

ÇÖZÜM NE OLMALI? 

PGD cezaları büyük ölçüde monte edene kesilmekte olup, güvenlik aksamlarından kaynaklanan uygunsuzluk üretici firmalara,  inşaattan kaynaklanan sıkıntılar ise bina sahibi müteahhit yada yapı denetim firmalarına ve kontrolleri yapan A tipi muayene kuruluşlarına rücû edilmemektedir. Firma sayısında yaşanan artış önlenmediği sürece taban fiyat belirlenmediği sürece kaliteli iş yapan firmalarımız  haksız rekabetten dolayı eriyip gidecektir.

Umuyorum ki her geçen gün iyiye gitmesini beklediğimiz asansör sektörümüz, hak ettiği yere gelecek ve bugüne kadar yaşadığı tüm sorunlar teker teker bertaraf edilecektir. 

Saygılarımla…