Asansör Sektörünün Duayeni “Bedros Çoşkunboyar” Sektörde 55. Yılını Kutluyor...

Neredeyse asansörün Türkiye tarihi ile yaşıt bir deneyimin sahibi O...Toros Asansör ve “Bedros Usta” deyince tanımayan yoktur kendisini... İşindeki titizliğiyle, dürüstlüğüyle, çözdüğü sorunlar, çizdiği şemalar ve kapısına geleni her daim sıcak çayı, güler yüzüyle ile karşılamasıyla tanınan Bedros Usta, sektörde bir efsanedir.
Sektörün içine girince kulaktan dolma bilgilerle hikâyesini öğrendiğim Bedros Usta, benim de uzun zamandır yüz yüze tanışıp sohbet edebilmek için fırsat kolladığım bir duayendir. İstanbul’a yolumuzu düşürdüğümüz ilk seferde Kadıköy’ün en işlek yerlerinden birindeki Toros Asansör’e uğradım. Sohbetinden sadece sektör adına değil, kişisel olarak da feyz alma fırsatı ile sektördeki 55. yılını kutlama imkânını buldum... “Bir gün Asansör Müzesini Kuracağız” Bizi, oğlu Harun Çoşkunbakır ile birlikte hep o bahsedilen güler yüzü, nüktedan tavrı ve kibarlığı ile karşıladı Bedros Çoşkunboyar... Pek çok eski asansör parçasının olduğu Fikirtepe’deki dükkanını bu yeni yerine taşıyalı üç sene olmuş. Burada Fikirtepe’deki gibi antika sayılacak asansör parçaları yok. Birçoğunu, koyacak yer sıkıntısı yüzünden elden çıkartmak zorunda kalmış. “Eski yerimiz müze gibiydi. Eskilerden bir parçaya ihtiyacı olan bize gelirdi,” diyor. Hem o hem de biz hayıflanıyoruz; “Bu parçalar yeniden toplanıp bir asansör müzesi yapılabilir mi?” merak ediyoruz. Bedros Çoşkunboyar sorumuzu bir temenni ile cevaplıyor; “Zamanın da Yusuf (Atik) bana çok söyledi; “Abi bunları toparlayıp Asansör Müzesi yapalım,” diye... Benim de onun da hala aklımızdadır bu proje. Ancak bunun için hem ciddi bir araştırmaya hem de ciddi bir zamana ihtiyaç var. Müze paçalarını toparlayabilmek zaman ister, emek ister. Ama inanıyorum, bir gün Türkiye’nin Asansör Müzesini de kuracağız. Ben çok isterim. Sektördeki arkadaşlar, geçmişte ne koşullarda çalıştığımızı mutlaka görmeliler.” “O Eski Malzemelerin Hepsi Birer Antika” Atölyeyi gezerken gördüğümüz eski fotoğraflar üzerine geçmiş günleri anıyor Bedros Usta; “O zamanları özlüyorum elbet ama en çok da dinamikliğimi özlüyorum. Enerji doluydum. Gündüzleri Schindler’de çalışıyordum akşam 9’da paydos dedim mi, ekstra iş için doğru Etiler’e gidiyordum. Gece 12’ye kadar da orada montaj yapıyordum. O tarihlerde, Etiler, Ulus bomboş, tarla idi. Korka korka gider gelirdim. Şimdi hep lüks arazi oldu. Düşünüyorum da ne enerji varmış bizde. Karaköy’den 6 metrelik rayları, T demirlerini yüklenip getiriyorduk. Deliklerini çalışıyordum sonra da ray yapıp kullanıyordum. Şimdi yok öyle bir şey. Ver parasını istediğin rayı al, kapına kadar da getiriyorlar. Şimdi o bobinler, eski malzemeler hepsi birer antika.” “İşsizlikten Kara Kara Düşünürken Kendimi Sektörde Buldum”  Geçmiş zamanların özlemi ile başladığımız sohbetimize sektöre giriş hikâyesini sorarak devam ediyoruz.  Bedros Çoşkunboyar: “ Ben esasında Ankaralıyım. Uzun yıllar orada yaşadım ve mesleğe de ilk Ankara’da başladım. Asansör sektörüne girmeden önce bir dükkânım vardı, maddi sıkıntılar yüzünden onu kapattım. İşsizdim, param da yoktu, ne yapacağımı bilemiyordum. Bobinajcıların yanındaki kahvede takılıyordum. Muhittin Usta kahveye geldi.  Asansör motorlarının yandığından falan bahsetti. Konuşurken “ben bi bakayım,” dedim. Arızaya gittim. Elektrik üzerine daha çok ihtisasım olduğu için sorunu çözdüm. Sene 1963’tü... Böylelikle işsizlikten kara kara düşündüğüm o günlerde kendimi birden sektörün içinde buluverdim.” “İyi ki de Bu Mesleği Seçmişim” Tesadüf eseri girdiği Asansör sektörüne 55 yılını veren Bedros Çoşkunbakır; “İyi ki de bu mesleği seçmişim,” diyor. Bir gün bile pişmanlık duymamış işinden.  Çoşkunbakır: “Ben işimi çok seviyordum. Cumartesi pazar tatil yapmak nedir bilmezdim. Ankara’da Raba asansörleri vardı. Onun sahibi Raif ile birlikte abi kardeş gibiydik. Çok güzel çalıştık beraber. Ben işe girdiğim de şema da okuyabiliyordum. Şema okuyabilmem, sistemi çözmekte ve arıza tespitinde bana çok büyük fayda sağladı. Sonra mekaniğe merak saldım. Özellikle yük asansörleri üzerine çok merakım vardı. Onları çözmek için çok heyecan duyardım. Pek çok yere de yük asansörü yaptım. Her işi yüzümüzün akıyla teslim ettik.” Ankara’da bugün bilinen pek çok önemli binanın ilk asansörlerinde onun izi var. “İşe başladığım yıl, Yapı Kooperatifleri’nin asansörleri yapılıyordu. 8 Bloktu. O zaman için büyük bir işti, onu aldık. Ardından Genel Kurmay Başkanlığı’nın binasının asansörlerini aldık. Dikimevi işini de alacakken ben İstanbul’a geldim.” Bedros Usta’nın İstanbul’u gelişi de sektöre girişi gibi tamamen tesadüf eseri olmuş.  “Burnumda et vardı onu aldırmıştım, sigorta bana uzun bir hastalık izni vermişti. Ben de kalktım gezmeye İstanbul’a geldim. İstanbul hep anlatılırdı ama hiç gitmemiştim. Haydarpaşa’da trenden inince filmlerdeki gibi, deniz karşımda... Hayran kaldım. Kendi kendime, ben burada yaşarım, dedim. Hemen Ankara’ya döndüm. Ustam Muhittin Abi’ye utana sıkıla, “Ben İstanbul’a gitsem olur mu?” dedim. O “Tabii git, orada da adama ihtiyacımız var,” dedi. Bu isteğimi Selahattin Bey’e (Selahattin Genç) söylemiş. O da “Gelsin,” diye haber gönderdi. Ben de bir heves, Ankara’dan pılıyı pırtıyı topladım kalktım geldim İstanbul’a.” “Asansöre Dair Her Şeyi Franco’nun Yanında Öğrendim” Çok değer verdiği ustalarından Selahattin Genç’in adını anınca duygulanıyor Bedros Usta. Unutamadığınız ustalarınız kimlerdi? Kimlerle çalıştınız, diye soruyoruz... “İstanbul’da patronumuz Selahattin Genç ile başladım. Allah rahmet eylesin çok erken öldü. Çok yetenekli bir mühendisti. Bir de Rau Franco vardı, asansör mütehassısı diye geçerdi adı. O ustam benim için bir mektepti. Envaiçeşit asansör tanıdım onun yanında.  Asansöre dair her şeyi Franco’nun yanında öğrendim diyebilirim. Makinalara, şemalara çok meraklıydım. Malzeme bulmak için bütün hurdacıları, Dolapdere’yi, Topkapı’yı dolaşır dururdum. Ray bakardım, makina bakardım, motor bakardım. Oradan gözüme kestirdiklerimi alırdım. Kendim onların üzerinde uğraşırdım.”  “Aşım Az, Başım Ağrısız Olsun” Onca tecrübe ve çalışma azmine rağmen, büyümeyi tercih etmemiş Bedros Usta. Mütevazı işyerinde çalışmalarına devam ediyor ve büyümeme tercihini şöyle açıklıyor; “Kendime göre bir adalet duygum var, ben hep ona göre yaşadım. Benim meşhur kovulma hikayelerim de bundan kaynaklanıyor. Haksızlığa dayanamıyorum. Ne kendime ne başkasına yapılana… Otur oturduğun yerde işte, değil mi?  Bu huyum beni büyümekten hep geri durmaya itti. Çok insan çok sorun… Ben insanlara bir şey anlatmaktan yoruldum artık. Kendi yağımla kavrulayım, aşım az, başım ağrısız olsun dedim ve öyle de yaşadım.” “Kavgayı Bırakın, Birbirinize Destek Olun” Sektörün en eski ustalarından birisi olarak sektördeki sorunları değerlendirmesini istediğimiz Bedros Usta; sektöre birlik çağrısında bulundu. Çoşkunboyar; “Artık sektörümüzde ulaşılamayacak malzeme, üretilemeyecek parça yok. Çok ilerlemiş durumdayız, tek sorunumuz çatışmayı bırakıp birleşememek. Benim sektörün devlerine naçizane önerim, beni bir ustaları olarak görürlerse derim ki; kavgayı bırakın, birbirinize destek olun... Elimizde artık her türlü malzememiz var ama birlik beraberlik yok. Bunu sağlamalıyız öncelikle.  “Okullarda Önce İş Ahlakı Öğretilsin” Çoşkunboyar; “Yetişmiş eleman sorunu da sektörümüz için önemli ama ondan daha da önemlisi; iş ahlakı... Tamam okullar yapılsın, asansör eğitimi verilsin ama benim sizlerden ricam sektörün gençlerine önce iş ahlakı öğretilsin. Bu ders programına da konulsun. Misal; adam parmak arası terlikle asansör tamir etmeye gidiyor. Eksik malzeme ile asansör bakımına gidiyor. Kontrol kalemiyle senin ne işin var? Senin önce ölçü aletine ihtiyacın var. Ustaların da eskisi gibi disiplinli olması lazım…” “Mesleğe Kuyu Temizleyerek Başladım” Bedros Usta’nın ardından Toros Asansör’de ikinci kuşak olarak bayrağı devralan Harun Çoşkunbakır’la da sohbet ediyoruz. Harun Bey de elektrik eğitimi almış. Bedros Usta daha çocukken kuyu temizliğinde görevlendirerek mesleğe yönlendirmiş kendisini. Bir zorlama var mıydı yoksa gönüllü olarak mı girdi sektöre, merak ediyoruz... Harun Çoşkunboyar; “Tamamen isteyerek başladım. Zaten zorlayarak yapılacak bir meslek değil bu. Benim şansım babam gibi bir ustam olmasından kaynaklanıyor. Bizim sektörde okulda eğitim alırken kuyu nedir bilmeyiz. Pek çok arkadaşım ancak okuldan mezun olup da mesleğe atılınca kuyunun ne menem bir şey olduğunu öğreniyor. Ama ben daha çocukken babamın yanına gide gele mesleğe kuyu temizleyerek başladım”, diyor.  Bedros Usta’ya göre asansör montajında işin temeli önce kuyu temizliği. Bedros Çoşkunboyar; “Bu işin temeli kuyu temizliğidir. Şimdi öyle değil ama eski kuyular çok pis olurdu. Kapıcı apartmanı süpürür, pisliğini asansör boşluğundan atıverirdi. Yığınla kâğıt olurdu. Biri sigara atsa yangın çıkacak vaziyette idi, düşünün... O yüzden de Harun’un yetiştiği dönemde kuyular sık sık temizlenirdi.” Eski Makinalara Yeni Tip Fren Bobinleri İmal Ediliyor Bedros usta 78 yaşında genç bir delikanlı olsa da, işlerin çoğunu artık oğlu Harun Bey’e devretmiş durumda Toros Asansör’ün son dönem işlerini de o anlatıyor bize. Harun Çoşkunboyar; “Son dönemde asansör montaj ve bakım işlerinin dışında, her türlü elektrikli makina fren bobinlerinin imalatını yapıyoruz. Şimdi yeni yönetmelik gereği eski makinelere, yeni tip frenler isteniyor. Onları tasarladık ve şu an çalışır vaziyette. Siparişler de almaya başladık. Hem yerli hem de yabancı firmalardan talepler var. Amacımız bu iş üzerine yoğunlaşmak”, dedi. Kadıköy’e yolunuz düşerse Bedros Usta’nın kapısı, güler yüzü ve her daim sıcak çayı ile uğrayanlara açık. Kendisi de zaten “Benim atölyem herkes için bir uğrak yeridir,” diyor. “Kimi malzeme sormaya, kimi akıl danışmaya gelir. Kimisi de sadece sohbet edelim diye uğrar.” diye de ekliyor. Bedros Usta’nın güler yüzü, derin bilgi birikimi, keyifli sohbeti ve asansör tarihi kokan atölyesinin atmosferi yaşanmaya değer... Bedros Usta’nın sektördeki 55. yılını kutluyor, sağlık ve sıhhatle uzun uzun ömürler diliyoruz.