Türkiye’nin Pek Çok İlkine İmza Attılar “Arkel Sektörde 20. Yılını Kutluyor”

Türkiye’nin lider asansör markalarından birisi olan ARKEL’in CTO’su Dr. Zeki Alyanak ile hem sektörü, hem de ARKEL’in yeni piyasaya sürülen ürünlerini konuştuk. 20 yıllık bir tecrübenin arkasındaki hizmet aşkı, Türkiye’nin pek çok ilkine imza atan ürünlerin arkasındaki hikayeler özel haberimizde...

1998 yılında kurulan ARKEL, bu sene 20. Yılını kutluyor. Asansör kumanda kartı üretimi ile başlayan bu serüven zaman içerisinde çeşitlenen ürün yelpazesi ile gelişerek değişti. ARKEL’in CTO’su Dr. Zeki Alyanak ile röportajımıza Arkel’in başlangıç hikayesini sorarak başlıyoruz.

Zeki Bey öncelikle bize kısaca ARKEL’in kuruluş hikayesini anlatır mısınız?

Tabi.. Arkel 1998 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Elektronik Mühendisliği mezunu iki arkadaş tarafından Fikirtepe’de küçük bir ofiste kurulmuş bir firma. Kurucu ortaklar bir takım elektronik kart tasarımları ile başlayıp, bazı aile büyüklerinin yönlendirmeleri üzerine, asansör sektöründeki firmaların basit taleplerine doğrultusunda, o zamanlar birçoğu ithal edilen kart ihtiyaçlarını karşılamak için başlıyorlar. Sonrasında ise, önce prototip daha sonra da ufak çaplı seri üretim yapabilecekleri bir yere geçerek hedeflerini büyütmeye başlıyorlar. Firmanın ünü, müşteri odaklı ve yardımsever olmasının yanında ürünleri ile de problemsiz ve tabiri caizse baş ağrıtmayan bir üretici olarak tanınmalarını sağlıyor. Bun başarıları da onlara sektörden pek çok ödül getiriyor. Şu an da Arkel, direk veya dolaylı satışlarla Avrupa ve Arabistan’dan Hindistan’a kadar 40’dan fazla ülkede isim ve teknolojisini duyurmuştur.

Arkel yakın zamanda ortaklık sisteminde de bir değişikliğe gitti. Mevcut durumdan bahseder misiniz?

Arkel’in ortaklık yapısı 2016’nın sonunda değişti. Sektöründe global bir oyuncu haline gelmek amacıyla 2016 yılı Aralık ayında şirketin çoğunluk hissesini lider şirketlere yatırım yapan, 4 Türk ortağı bulunan yerli özel sermaye fonu Mediterra Capital'e devretti. Kurucu ortaklarından Melih Küçükçalık ile ortaklık yapısını yeniden şekillendirdi.

Arkel değişen yapısı ile gelecek hedeflerini nasıl şekillendiriyor?

Arkel’in 1998 de başlayarak seneden seneye büyüyerek gelen 20 senelik bir mazisi var. Bu büyümeyi hem iç hem de dış pazarlarda devam ettirmek için çeşitli hedeflerimiz var. Öncelikle Arkel’in yurt içi pazar payını koruması ve arttırması gerekiyor. Bu ancak müşterilerimize daha yakınlaşıp sorunlarına herkesten daha iyi, çabuk ve ekonomik sonuçlar yaratmakla mümkün olacaktır. Yurt içi pazarı gibi, yurt dışı pazarındaki payımızı da hızla arttırmaya devam ediyoruz. Bunun için satış ekibimizi büyüttük ve mühendislik gurubumuzla destekleyerek, yurt dışındaki müşterilerimize götürdüğümüz hizmetleri arttırdık. Burada hedeflediğimiz bazı ana pazarlar var ve bu pazarlarda da oldukça aktifiz.

“Arcode tümleşiğimize uygun senkron motor üretimine başladık”

Şu an piyasaya sürülen çok yeni ürünleriniz var? Üretim planlamanızı nasıl şekillendiriyorsunuz?

Açıkçası sadece Türkiye pazarıyla yetinmeyip, ihracatımızı arttırmak için dış pazarda rekabet edebileceğimiz ürünlere odaklanarak bir üretim planlaması yapıyoruz. Üretim kapasitemiz büyüme hızımıza göre ayarlıyoruz. Yatırım stratejimiz doğrultusunda planlanan proje ve yeni ürün tasarımlarını paralel yürütüyoruz. Bu sene, Arcode tümleşiğimize uygun senkron motor üretimine başladık. KM30 kapı kontrol kartımız ve rejeneratif ürünümüz olan RGN-B06 ‘yı buna örnek gösterebiliriz. AR-GE departmanımız ile birlikte yeni ürün ve yerlileştirme çalışmaları doğrultusunda ARL700 kumanda kartı üretimlerimizi tamamladık. Altı ay önce basına ve müşterilerimize tanıttığımız bu ürün, gecen sene yürürlüğe giren asansör EN81-20 yönetmeliğine uygun. ARL700 Arkel veya başka üreticilerin sürücüleri ile çalışabilen, asenkron hidrolik sürücülere de uygun, asansörü saniyede 1.6 metre hız ile 64 kata kadar programlanabilen bir kumanda ünitesi. Şu anda pazara sunduğumuz KM30 kapı kartı ve bu karta optimize edilmiş kapı senkron motoru ile RGN-B06 diye adlandırdığımız, asansörden üretilen enerji tasarrufunu tekrar binadaki Elektrik tüketimine sunan ‘regenerative’ ünitemiz ve tabii ki arkasından, ArCode tümleşik kontrol ünitemiz ile beraber optimize edilmiş durumda. Bunu kabinin güvenli, hem de konforlu hareketine ayarlanarak optimize edilmiş “Arkel Senkron Motor’umuz” takip etmiştir. Bütün bunlar son on iki ayda pazara sürülmüştür.

Arkel deyince akla gelen en önemli ürünlerinizden olan “Tümleşik Asansör Kontrol Üniteleri” hakkında bilgi alabilir miyiz?

Tümleşik Asansör Kontrol Ünitesini Türkiye’de ilk tasarlayan Arkel’dir. “ARCODE” diye adlandırılan ve sektörde birçok ilki başaran bu tümleşik asansör kontrol ünitesi, fazla katlı modern yapılardaki (64 kata kadar), asansörlerde kullanılan ve panolara dışarıdan baktığınızda turuncu rengiyle ön plana çıkan yenilikçi bir üründür.  Arcode tümleşik asansör kontrol ünitesi ile Arkel 2012 yılında “Design Turkey” ve 2013 yılında da “Red Dot” tasarım ödüllerine layık görülmüştür.  2014 yılında TÜBİTAK, TTGV ve TÜSİAD iş birliği ile “XI. Teknoloji Ödülleri’nde” de değerlendirilerek ödüle layık görülmüştür. 2014 yılı başından bu yana ARCODE, öncüsü olduğu yeni tümleşik asansör kontrol ünitesi tasarım konseptinin liderliğini sürdürmeye devam ediyor. Arkel olarak biz asansörün bütün elektronik kontrol, komuta ve emniyet kısmını Türk tasarımı ve  Türk imalatı olarak pazara sunmaktayız. Bütün bunlar, en son yönetmeliğe uygun, sertifikalı olarak, asansör montajı ve asansör servisi veren müşterilerimizin iş sürelerini kısaltıp, başları ağrımadan operasyona sokacakları şekilde hazırlanmıştır.

“GÜVENLİK BİZİM İÇİN HER ŞEY”

ARKEL asansörde hız ve güvenlik konusunda da oldukça hassas çalışıyor. Dr. Zeki Alyanak bu konudaki hassasiyetlerini ise şu şekilde anlatıyor:

Dr. Zeki Alyanak: ARCODE tümleşiğimiz saniyede asansör sistemi yüksek hıza göre tasarlandığında, 4.5m hıza erişmekte. Can güvenliği bizim için en önemli sorumluluk ve yükümlülüktür. 2017 yılında ülkemizde de yürürlüğe giren EN81-20 standardı ise, klasik elektromekanik sistemlerle yapılması zor ve pahalı olan gereksinimler getirmiştir. Mikroişlemci teknolojisindeki gelişmeler ve bu teknolojinin yaygınlaşıp ucuzlaması ise emniyet devresinde elektronik sistemlerin kullanım fonksiyonlarının artırılmasını sağlamış ve daha hızlı ve güvenli hale getirmiştir. Arkel güvenlik unsuru olan bütün projelerinde gerekli olan testleri yaptırıp, bütün sertifikalarını Avrupa’nın asansör sektöründe başta gelen Liftinstituut tarafından sertifikalanmaktadır. Güvenlik bizim için her şey demek. Bu sebeple ürün ne kadar sertifikalı olursa olsun, asansörü gerektiği gibi kurmak, monte etmek; bakımını gerekli olduğu şekilde doğru ve zamanında yaptırmak çok önemlidir. Arkel bu konuda, Satış Sonrası Servisi ile bütün müşterilerine ürünleri ile ilgili, yeni binamızdaki eğitim salonumuzda, mühendislerimizin desteğinde eğitim vermektedir.

Son olarak dünya asansör sektöründe yerli markaların pazar payını arttırmaları için neler yapması lazım? Bu konuda fikirlerinizi de öğrenebilir miyiz?

Bu konu sektör bazlı bir değerlendirmeden çok, ülkemiz ekonomisi genelinde bir değerlendirme ile daha açıklayıcı olabilir. Türkiye bağımsızlığını kazandığı 1923 yılından bu yana gecen asırda, hızla gelişerek uluslararası pazarlardaki gelşimini kabul ettirip yerini bulmuştur. Türkiye’nin bu sistemde bağımsız iç ve dış politikalar izlemesi kolay olmasa da kendisini özgürleştirdiği, büyük ölçüde geliştirdiği ve Dünya pazarlarında da rekabetçi hale geldiği bir gerçektir. Her ne kadar konu üzerinde bir uzmanlığım olmasa da bana göre Türkiye gibi hızlı gelişmekte olan ülkelerin sektörel güçlerini arttırması için iki unsura dikkat etmeleri gerekiyor. Birincisi, büyüme hızını tetiklemek ve devam ettirebilmek için alınan borç ve vadelerin belli bir seviye altında tutabilmektir. Bu sayede Türk lirasını döviz bazında, başka devletlerin Türkiye aleyhinde uygulayabilecekleri kısıtlamalara ve ticari gerilimlere karşı duyarlılığını kontrol edilebilecektir. İkinci ve en önemli unsur ise dış yatırımcıların güvenlerini sağlayacak tedbirler almaktır.  Bir diğer önemli konuda; endüstri 4.0 yabancı pazarların üzerinde durduğu en önemli konulardan birisidir. Bu teknolojik alt yapıyı geliştirmek için gerekli teşvik ve desteklerin de en kısa zamanda geliştirilmesi ve planlı bir şekilde sunulması lazımdır. U