Türk Asansör Sektörü Dünya Ligine Çıkıyor

“KÜRESEL YERLİ ASANSÖR MARKASINA DOĞRU”

Mehmet Öner Maliye Bakanlığı Eski Baş Hesap Uzmanı Yeminli Mali Müşavir moner@monerymm.com

Her gün kullandığımız, hayatımızı kolaylaştıran önemli araçlardan olmasına rağmen, varlığını ve kıymetini toplumun yeterince kavrayamadığı asansör sektörü, Türkiye’de önemli bir dönüm noktasına doğru adım adım ilerliyor. Küresel markalar karşısında hayatta kalma mücadelesi önümüzdeki dönemde Türk asansör sektörünün belki de en önemli meselesi olacak. Bu mücadele mevcut piyasa payını, satışını, karlılığı korumak isteyen tüm yerli asansör firmalarınca hayatta kalma mücadelesi olarak hissedilecek. Diğer taraftan, eğer başarılabilirse, küresel çapta ürün ve hizmet sunan yerli bir markanın oluşturulması ile sektör açısından çığır açacak bir dönem yaşanacak.

“Her gün kullanılmasına rağmen farkında olunmayan bir hizmetkâr: Asansör”

Elektrik kesilmediği sürece elektriğin, su kesilmediği sürece musluktan akan suyun kıymetini bilmeyen, önemini unutan insanoğlu, arıza verip devre dışı kalmadığı sürece asansörün günlük hayata katkısının da farkında değil malesef. Bunun ötesinde asansör sektörünün önemi, büyüklüğü, istihdam ve teknolojiye katkısı da malesef yeterince anlaşılabilmiş değil. Halbuki hergün kullandığımız arabalarımıza benzer bir görev icra eden, konut-işyeri tüm binalarda bina içi yolculuğumuza eşlik eden asansörler, en az otomobillerimiz kadar hayatımızın önemli bir parçası ve önemli bir endüstri.

“Günümüzde yerli asansör sektörü tehdit altında”

İthal edilen asansörlerin montaj ve bakımını yaparak başlayan sektörün emektarları, ellerinden tutan hiç kimse olmamasına rağmen, ithal edilen tüm ürünlerin yerli üretimini başarmış durumdadır. Ülke içinde yapılan yeni konut, işyeri ve AVM’lerde dünya devi firmalarla rekabet etmenin yanında, Türk asansör sektörü dünyanın 100 ülkesine asansör ve asansör parçaları ihraç etmektedir. Rusya, Türk Cumhuriyetleri, Ortadoğu ve Afrika Ülkeleri ile Balkan ülkelerinde “Made in Türkiye” damgalı asansörler çalışmaktadır.

Tamamen kendi azmi, becerisi ve çalışkanlığı ile ithal edilen tüm asansör parçalarını ülkemizde üreten Türk asansör sektörü, yine tamamen kendi azmi ile yıllık 160 milyon dolar ihracat gerçekleştirmektedir. Devletin, otomotiv yan sanayicilerinde olduğu gibi, bu sektörün farkına varması, elinden tutması ve yolunu açması durumunda 3 yıl içinde 1 milyar dolarlık ihracat kolayca ulaşılabilecek bir hedeftir. Diğer taraftan yeni inşaatlarda ithal asansörlerin tercih edilmesi sebebiyle Türkiye yılda 220 milyon dolar civarında asansör ve asansör parçası ithal etmektedir. Yerli ürün kullanımında devlet desteği ve vatandaş bilincinin oluşmasına bağlı olarak asansör ithalatı da minimum seviyeye inecektir.

Türk asansör sektörü, otomotiv yan sanayinde olduğu gibi, kendini Türkiye ve dünyaya imalat konusunda ispatlamış durumdadır. Bundan sonraki adım yüksek katma değerin, yüksek ve sürekli karlılığın olmazsa olmazı küresel marka olma eşiğinin aşılmasıdır. Bu öylesine önemli bir yol ayrımıdır ki sektör küresel marka olabilirse hem varlığını koruyacak hem de şu anki büyüklüğünün onlarca katına ulaşacak; küresel marka olamazsa orta vadede şu anki konumunu dahi koruyamayacaktır.

Türk asansör sektörü önemli başarılar elde ettiği son on beş, yirmi yıldır kendi içinde, serbest piyasa ekonomisinin gereği olarak, rekabet içinde yol almaya çalışmaktadır. Birbirine yakın güçlerdeki yerli firmaların rekabeti, fiyatların olaması gerektiği gibi rekabetçi olmasına, maliyet tasarrufu ve mal-hizmet kalitesinin yükselmesine yol açmaktadır. Bu tarz bir rekabet hem nihai kullanıcının daha düşük fiyatla, daha kaliteli asansörlere sahip olması, hem de piyasanın gereğini sunamayan firmaların doğal yolla elenmesine yol açan olan olumlu anlamdaki bir rekabettir.

Türk asansör sektörü kendi içindeki, oyunun kuralı olan düzenleyici bu rekabetin dışında, aynı dönemde küresel firmaların öldürücü rekabeti ile de karşı karşıyadır. Küresel markaların bir taraftan marka bilinilirliği, diğer tarafdan mali güçleri ile yerli asansör firmalarına karşı girdiği bu ölümcül rekabet her geçen gün yerli asansör firmalarının aleyhine gelişmekte ve sonuçlanmaktadır.

Küresel asansör firmaları dünya ölçeğindeki mali güçlerini kullanarak çeşitli yollarla Türkiye piyasasındaki paylarını artırmaya çalışmakta ve artırmaktadır. Gelecek vadeden, bir noktaya gelmiş yerli firmaların satın alınarak önlerinin kesilmesi,  güçlü ve dünya ölçeğindeki mali yapılarının verdiği avantaj ile maliyetine asansör kurulması yoluyla yerli montaj firmaları ile girdikleri haksız rekabet yöntemlerinden yalnızca birkaçı. Mali yapıları güçlü global firmalar gelecekteki piyasayı ele geçirmek için bugünden geri çevrilemeyecek cazip tekliflerle yerli şirketlerin kapısını çalmaktadır. Türk tüketicisinin artan gelir düzeyine bağlı olarak global markalı asansör kullanma isteği, asansör seçiminde asıl belirleyici olan müteahhit firmaların global markalı asansörlerin binalarına değer kattığı düşüncesi, yerli firmaların pazar paylarının adım adım daralmasına yol açmaktadır.

Gelişmekte olan bir ülke olarak, önümüzde geleceğimizi görebileceğimiz örnekler olarak duran Avrupa ülkeleri ve ABD’de asansör sektörü % 70-80 oranında KONE, Otis, Schindler, Thyssenkrupp , Fujitech, Hitachi ve Mitsubishi den oluşan global markalar tarafından kontrol edilmektedir. Önümüzdeki on yıl içerisinde Türkiye piyasası da aynı yapıya dönüşecektir. Yurt içinde dahi global olmayan yerli markaların hayat şansları ya kalmayacak ya da çok azalacaktır. Bu yapısal dönüşüm aslında hemen tüm sektörlerde yaşanıyor. Mahalle bakkalları tarihe karışmak üzere; zincir marketler pazarı belirler hale gelmiş durumda. Hatta bölgesel zincir marketler bile ulusal veya uluslararası zincir marketler karşısında ayakta zor durur halde. Otellerin hemen tamamı zincir otellere dönüşmeye başladı. Asansör sektörü de bu değişimden ömümüzdeki on yıl içerisinde payını alacak görünüyor.

Küresel markalara tedarikçi olarak hayatını devam ettirmek, küresel markalarla işbirliği yapmak bir çözüm olarak aklımıza gelebilir. Bu yol bir çözüm olabilir ancak karlı bir ticari yol olmayacaktır. Otomotiv, beyaz eşya vb. sektörlere yan sanayi olarak çalışan firmalar ölmeyecek kadar bir karlılığa razı olarak hayatlarını devam ettirmektedir. Küresel markalara tedarikçi olarak hayata devam etmek, belki yok olmaktan kurtuluş olacaktır ama sürünerek yaşamayı tercih etmek anlamına gelecektir.

Dünya örneklerine baktığımızda hemen her sektörde orta ve uzun vadede büyük ölçekli firmalar ayakta kalıyor. Yüksek miktardaki üretimin maliyetlerde sağladığı avantaj karşısında küçük ölçekli firmaların ayakta kalması çok zor. Bu ekonomik gerçekliği asansör sektörü de yaşayacak ve yaşamaya başladı bile. Bugün sektördeki firmaların %90’ının büyük ölçekli firmalardan oluşacak gelecek on yıldaki yapıda hayatta kalma şansı maalesef yok. Zaman bu gerçeği kabul etme ve çözüm üretme zamanıdır.

“Küresel marka oluşturmak zorlu ve uzun bir yolculuk”

Herhangi bir sektörede küresel marka oluşturmak kolay bir iş değil. Türkiye 1980 sonrası tekstil ülkesi olarak anıldı ama tekstilde küresel olabilmiş marka sayımız birkaç tane. Otomotiv yan sanayimiz bir otomobilin hemen tüm parçalarını üretebilirken küresel bir otomobil markamızı henüz oluşturamadık.

Asansör sektöründe aslında hem asansör parçalarını üreten firmalar olarak hem de asansör montaj ve bakımını yapan firmalar olarak oluşmuş markalarımız var. Fakat problem bu markaların hiçbiri küresel markaların karşısında durabilecek, onlarla Türkiye’de ve dünya çapında rekabet edebilecek büyüklük ve güçte değil. Mevcut markalarımız şu anda küresel markalara pazar paylarını kaptırmamanın mücadelesini veriyor; küresel markaların Türkiye ve dünyadaki pazar payından bir parça alabilmek, koparabilmek mevcut markalarımız için imkan dahilinde değil.

Asansör markası konusundaki belki de en önemli zorluğumuz sektörün imalat, montaj ve asansör bakımı rollerini Türk asansör firmaları için keskin çizgilerle ayırmış olması. Global markalar aynı marka altında asansör bileşenlerini imal etmekte veya ettirmekte, aynı asansörün motajını yapmakta ve işletim dönemi boyunca tamir-bakım hizmeti vermektedir. Zaten global markalar seviyesinde gücü bulunmayan asansör sektörü ise imalatçılar ve montaj-bakım firmaları olarak ayrı ayrı güçlerini birleştirmeksizin iki ayrı cephede global markalar ile rekabet savaşı vermektedir.

Global bir yerli marka ile öncelikle Türkiye pazarında yabancı global markalar ile gerçek bir rekabete girme şansı doğacaktır. Yerli marka pazar payı korunacak, hatta yabancı markalara kaptırılan pazar payının bir kısmı geri alınabilecektir. Yurtdışı piyasalara global bir marka ile açılmak demek 400 milyon dolarlık bir iç piyasadan yönümüzü 40 milyar dolarlık bir piyasaya çevirmek demektir.

Yabancı global firmaların tamamı imalat, montaj, bakım-onarım hizmetlerini birlikte sunarken asıl olarak yeni kurulacak asansörlerin bakımından elde edilecek gelire odaklanmış durumda. Yıllık faaliyet raporlarını incelediğimizde bu global firmaların gelirlerinin % 60’a yakın bir oranını bakım hizmetinden elde ettiklerini görüyoruz. Global bir yerli marka olmadan, dünyadaki sektörün asıl oyuncularının odaklandığı bakım hizmetlerinden elde edilen kârâ ne yurtiçi pazarda, ne de uluslararası pazarda ulaşmamız mümkün değil. Sektör bu gün itibariyle ihracat yapmaktadır ama sadece malzeme satış kârına odaklanmış durumdadır. Halbuki global firmalar malzeme satışı ve asansör kurulumu aşamalarındaki kârı tüm dünyada sıfıra kadar çekerek çalışmaktadır. Bunun anlamı da gerek yurtiçi gerekse yurdışı piyasada bakım alanında yer almaz isek düşük kârlılığa razı olmaktır. Bakım gelirlerine talip olmanın yolu da global markalar gibi imalat, montaj, bakım-onarım hizmetlerini birlikte sunan global yerli marka olmaktan geçmektedir.

Küresel bir yerli marka ile ölçek ekonomisinin nimetlerinden, yabancı firmaların yaptığı gibi, yararlanmak da mümkün olacaktır. Bugün bin tane üretilen herhangi bir ürün dünyaya açılma ile birlikte 10 bin adet üretilip satılacaktır. Üretim sayısının artması öncelikle birim başına maliyetin düşmesine yol açacak; düşük üretim miktarlarında yapılamayan Ar-Ge çalışmalarının yapılmasına ve yüksek teknoloji ile üretime imkan verecektir.

Küresel bir yerli marka, yurtiçinde bugün çok düşük fiyatlarla yapılan asansör bakım hizmetinin fiyatının da olması gereken yere çıkmasını ve bakım standartlarının dünya standartlarına yükselmesine yol açacaktır.

“Yarın keşke dememek için bu zorlu mücadeleyi başlatma zamanıdır” Her işin zamanında yapılmasını anlatan “Demir tavında dövülür” atasözümüz Türk asansör sektörünün bugün karşı karşıya olduğu karar aşamasının doğru değerlendirilmesi açısından çok anlamlıdır. Demir tava gelmiştir. Türk asansör sektörü bir asansörün tüm parçalarını üretebilecek kabiliyette ve yeterliktedir, asansör montajı ve bakımında global firmaların sunduğu hizmeti eksiksiz sunabilmektedir. Global firmaların, kendisine potansiyel rakip ve tehlike gördüğü Türk asansör sektörünü yok etmek üzere hamlelerini sertleştirip sıklaştırdığı bu yıllar, Türk asansör sektörünün global yerli bir marka olarak dünya liginde yer alma kararını vermesi gereken zamandır. Yarın keşke dememek için bu zorlu mücadeleyi başlatma zamanıdır.