Ticari  Uyuşmazlıklarda Dava Şartı Haline Getirilen Zorunlu Arabuluculuk

AVUKATINIZ CEVAPLIYOR

AV. Zeynep Tepegöz
ASFED Avukatı

 

 

 

 

 

 

TİCARİ  UYUŞMAZLIKLARDA   DAVA ŞARTI HALİNE GETİRİLEN ZORUNLU ARABULUCULUK

İşçi ve işveren uyuşmazlıkları bakımından “dava şartı” olarak uygulanan arabuluculuk müessesesi, bireysel ve toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ile tazminatı ve işe iade talebiyle açılan davalarda uygulanır oldu. Arabuluculuk  ile iş mahkemelerinde açılan davaların sayılarının  ciddi oranda azalmasıyla, mahkeme yoluna göre daha hızlı ve daha ekonomik olan  bu yöntemin dava şartı olarak arabuluculuğun başka uyuşmazlıklarda da faydalı olabileceği düşüncesini doğurmuştur.

1 Ocak 2019 tarihinden itibaren alacak ve tazminata ilişkin ticari uyuşmazlıklar bakımında da zorunlu hale gelmiştir. 19.12.2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun (“7155 sayılı Kanun”) ile Türk Ticaret Kanunu’na 5/A maddesi eklenmiştir. Yeni düzenleme ile konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat taleplerine ilişkin ticari davalarda dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı haline getirilmiştir. Bu şart, düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarih itibariyle ilk derece mahkemeleri ve bölge adliye mahkemeleri ile Yargıtay’da görülen davalar hakkında uygulanmayacaktır.

7155 sayılı Kanun uyarınca konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat taleplerine ilişkin olarak arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandıracak; bu süre zorunlu hallerde arabulucu tarafından iki hafta uzatılabilecektir. Arabulucu ise, kural olarak ilgili komisyon başkanlıklarına bildirilen listeden arabuluculuk bürosu tarafından belirlenecektir. Ancak tarafların listede yer alan herhangi bir arabulucu üzerinde anlaşmaları halinde bu arabulucu görevlendirilebilecektir.

Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde, herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilecektir. Arabuluculuk faaliyeti sonucunda anlaşmaya varılamaması halinde ise davacı,  anlaşmaya varılamadığına ilişkin tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanan bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması halinde mahkeme davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderecektir. Davacı tarafından ihtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilecektir.

Arabulucu, taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması, tarafların anlaşması veya anlaşamamaları hallerinde arabuluculuk faaliyetini sona erdirecek ve son tutanağını düzenleyerek durumu arabuluculuk bürosuna bildirecektir. Taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda, toplantıya katılmayan taraf, son tutanakta belirtilecek ve bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinden sorumlu tutulacaktır. Ayrıca bu taraf lehine vekâlet ücretine hükmedilmeyecektir. Arabuluculuk ücreti ise, Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, tarafların arabuluculuk faaliyeti sonucunda anlaşıp anlaşamamalarına göre belirlenecektir. Tarafların anlaşması halinde düzenlenecek olan anlaşma belgesi  ilam niteliğinde   belge sayılmaktadır. Bu anlaşma belgesine uyulmadığı taktirde  icra edilebilirlik şerhi arabulucunun görev yaptığı yer sulh hukuk mahkemesinden talep edilerek ilamlı icra konusu yapılabilmektedir.

Hangi ticari davaları için arabuluculuğa başvuru zorunludur?

Türk Ticaret Kanunun 4. Maddesinde  mutlak ticari davalar  ve nispi ticari davalar ile Türk Ticaret Kanunu dışındaki kanunlardaki davalar için arabuluculuk dava şartı olarak zorunlu hale gelmiştir.

Türk Ticaret Kanunu’nda açıkça sayılan, Türk Medeni Kanunu’nun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkında,  Türk Borçlar Kanunda gösterilen  malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkında, Rekabet yasağına ilişkin, Yayın sözleşmesine dair , Kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen , Komisyon sözleşmesine ilişkin ,Ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan , Havale hakkında, Saklama sözleşmeleri , Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuata ilişkin, Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlere ilişkin,  Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları, hakkında davalar  tarafların ticari sıfatı olup olmadığı ya da tarafların ticari işletmesini ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari dava kabul edilen dava “mutlak ticari dava”dır.

Buna karşın, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davaların istisna olduğu ve ticari dava olarak kabul edilmeyeceği TTK’nın 4. maddesinde açıkça belirtilmiştir. Ancak bu davalar herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendiriyorsa ticari dava ve dolayısıyla dava şartı arabuluculuk söz konusu olacaktır.

 “Nispi Ticari Davalar” olarak adlandırılan her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları da ticari dava olarak kabul edilmektedir. Nispi ticari davadan söz edebilmek için “her iki tarafında tacir olması” ve uyuşmazlığın “her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması” şarttır. Bu şartlar mevcut ise, yukarıda sayılan mutlak ticari davalardan olmasa dahi, uyuşmazlık ticari dava konusudur ve dava şartı arabuluculuk kapsamındadır.

 Diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan bazıları şunlardır:

  1. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nda düzenlenen hususlardan doğan hukuk davaları
  2. 5957 sayılı Sebze ve Meyveler ile Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un 10. maddesine göre “üreticiler ile meslek mensupları arasında veya meslek mensuplarının kendi aralarında Kanun’un uygulanmasıyla ilgili olarak ortaya çıkan uyuşmazlıklar”dan belli miktarı aşanlar
  3. 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Meslek Kuruluşları Kanunu’nun 62. maddesinden kaynaklanan davalar.

Sayılan ticari davalar bakımından arabuluculuğun dava şartı olabilmesi için, uyuşmazlığın konusunun bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talebine ilişkin olması ön koşuldur.  Bununla birlikte, niteliği gereği sadece tarafların üzerinde serbestçe tasarrufta bulunabileceği konularda arabuluculuk yapılabilir.

Dava şartı arabuluculuğun  zaman aşımına etkisi nedir?

Dava şartı olarak arabuluculukta, arabuluculuk bürosuna başvurulmasından son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar geçen sürede zamanaşımı dururken hak düşürücü süre işlemez. Ancak, arabuluculuğa başvurunun dava şartı olarak kabul edilmediği ihtiyari arabuluculukta, arabuluculuk bürosuna başvurulması ile değil, tarafların ilk toplantıya davet edilmeleri ve taraflarla arabulucu arasında sürecin devam ettirilmesi konusunda anlaşmaya varılıp bu durumun bir tutanakla belgelendirildiği tarihten itibaren zamanaşımı durmakta ve hak düşürücü süre işlememektedir.

Dava şartı arabuluculuğun koruma tedbirlerine etkisi nedir?

İhtiyati tedbir ve ihtiyati haciz talepleri dava açılmadan önce talep edilebileceği ve değişik iş dosyası üzerinden karara bağlanabileceği gibi, dava açıldıktan sonra da asıl davanın görüldüğü mahkemeden talep edilebilir. Dava şartı olarak zorunlu arabuluculuğun söz konusu olduğu hallerde, dava açılmadan önce koruma tedbiri kararı verilmesi halinde iki haftalık, ihtiyati haciz kararı verilmesi halinde ise yedi günlük dava açma süresi, arabuluculuk bürosuna başvurulmasından son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar işlemez.

Dava şartı arabuluculuğun tahkim ve diğer alternatif uyuşmazlık çözüm yollarına etkisi nedir?

Özel kanunlarda tahkim veya başka bir alternatif uyuşmazlık çözüm yoluna başvurma zorunluluğunun olduğu veya tahkim sözleşmesinin bulunduğu hâllerde, dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümler uygulanmaz .

Dava şartı arabuluculuğun icra takiplerine etkisi nedir?

Kanunda para veya teminat alacaklarına özgü, ilâmsız icra takibinin düzenlendiği ve alacaklının doğrudan icra dairesine başvurarak borçluya karşı ödeme emri gönderilmesini talep edebildiği hallerde, takip başlatılmadan önce, alacaklının dava şartı arabuluculuğa başvurması gerekmemektedir. Ancak  ödeme emrine itiraz edildiğinde itirazın iptali davası açılmadan önce, dava şartı olarak arabuluculuğa başvurulması zorunludur.