Asansör Mesleki Eğitimi Alan Öğrencilerin Yaşadığı Sorunlar Ve Çözüm Önerileri

ERGİN HİÇYILMAZ

Güvercinlik Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi

Elektrik Elektronik Alan Şefi



Sanayinin ihtiyaç duyduğu nitelikli işgücü gereksinimi, sanayi ile okul arasında “uyum ve amaç birliği” ile karşılanmaktadır. Bu uyum ve amaç birliği kapsamında mesleki ve teknik alanda eğitim gören öğrencinin 3308 sayılı mesleki eğitim kanunu gereğince, eğitim süresinde edindiği kazanımları, gerçek yaşamda kullanma ve deneme, başka bir ifade ile edindiği bilgileri, yaparak‐yaşayarak davranışa dönüştürmesi gerekmektedir.  Mesleki eğitim süresince öğrenciler için en etkili yöntem, mesleği ile ilgili yapacağı ‘’işletmede mesleki eğitim’’ imkanıdır.

İşletmede mesleki eğitimin uygulaması öğrencilere pek çok avantaj sağlamaktadır. Bu avantajlar arasında; işi yerinde görme, meslekleri hakkında daha detaylı bilgi edinme, öğrendikleri teorik bilgileri uygulama, kendilerinde akademik olarak geliştirmeleri gereken yönlerin farkına varma, mesleki alanda belirli bir çevre edinme ve meslekleri ile ilgili yenilikleri öğrenme fırsatını sayabiliriz. Unutulmamalıdır ki; bir beceri eğitimi yapan öğrenci, mesleği yerinde öğrenmek amacı ile işletmelere gitmektedir. Burada amaç; ucuz işçi ya da çırak olmak değil, öğrenimin bir parçası olarak eğitimini tamamlamaktır. Bu sayede öğrenciler iş hayatını tanıyarak, mezuniyet sonrası kariyer hedeflerini belirlemekte zorluk çekmemektedir. Öğrencilerin çalışma hayatına atılırken adaptasyon güçlüğünün azalması, geleceği ile ilgili özgüven oluşması, iş hayatında başarıya etkisi de işletmede mesleki eğitim süresince edinilen kazanımlar sayesindedir.

Okullardan mezun olan öğrencilerin iş hayatında herhangi bir problem ile karşı karşıya kalmamaları istenmekte, fakat eğitim gördükleri kurumlarda iş yeri ortamının yaratılması da güç olduğundan, edindikleri bilgi ve becerileri pratiğe dönüştürürken fabrika ve firmaların sağladıkları olanaklardan yararlanmaları gerekmektedir. Eğitimin amacı, çevreleri ile uyumlu, verimli ve üretme gücü olan bireyler yetiştirmektir. Bu eğitimi bütünleyici olan işyeri eğitiminin amacı ise; teorik ve uygulamalı aldıkları eğitimi iş ortamında hayata geçirmelerini sağlamaktır. Bu eğitim sürecini tamamlayan öğrenciler, sektörün aradığı nitelikli ve kaliteli ara eleman ihtiyacının giderilmesinde önemli bir rol oynayacaklardır. Böylece sektör aldığı personeli oryantasyon sürecine takılmadan ya da daha az sürede eğitimle direkt iş ortamında değerlendirebilecektir. Bu da hem maddi hem de zaman olarak sektöre katkı sağlayacaktır.

İşletmede mesleki eğitim gören öğrencinin sigortasını devlet ödemektedir. Ücretleri ise 20 ve üzerinde personeli olan işyerlerinde asgari ücretin yüzde 30'undan, 20'den az personeli olanlarda ise yüzde 15'inden aşağı tutulamaz. (işsizlik fonundan bu ücret de belirli oranlarda, geç de olsa işletmelere devlet tarafından ödenmektedir.) İşletmede eğitim süresince yatırılan sigorta primi, kısa vadeli sigorta kollarından ödendiğinden emeklilik hesabında bir faydası yoktur. Bu sigortalılık iş kazası, meslek hastalığı gibi sağlık problemlerini kapsamaktadır.

Kısa dönem için istihdam edildiklerinden öğrencilerden iş kazası, meslek hastalığı primi kesilir ancak buna rağmen  İş Kanunun kapsamı dışında tutulurlar. Her hangi bir iş kazası geçirmeleri veya meslek hastalığına yakalanmaları durumunda Borçlar Kanunu devreye girer. İşverenin ihmali söz konusu ise bu durumunda tazminat ödemeye mahkûm edilirler.

ÖĞRENCİLER EN ÇOK HANGİ SORUNLARI YAŞIYOR?

Bununla birlikte işletmelerde mesleki eğitim yapan öğrencilerin çeşitli sorunları da bulunmaktadır. Bu sorunlar okulumuzda öğrencilerle yapılan birebir görüşmelerimiz ve dönemsel olarak yapılan anketlerle belirlenmiştir. Bunlardan belli başlılarını sizlerle paylaşmak ve bazı işletmelerde öğrencilerimizin yaşadıkları sorunları dergimiz vasıtasıyla öğrencilerimiz adına dile getirmek isterim.

*Bazı işletmelerde mesleki eğitim yapan öğrencilerimiz; yasal çalışma saatlerini aşan sürelerde çalıştırılmakta bunun karşılığında fazla ücret ödenmemekte veya karşılığında izin kullanmasına olanak verilmemektedir.

*Öğrenciler yine bazı iş yerlerinde ucuz iş gücü olarak görüldüklerini ve meslekle ilgisi olmayan işlerde kullanıldıklarını da anketlerde dile getiriyorlar.

*Bazı iş yerlerinde personelle aynı imkânlardan faydalanabilme olanaklarının bulunmaması ve öğrencilerin geçici olarak düşünülmesi sebebiyle servis ve yemek imkanlarını kullanamama gibi sorunlar da yaşanıyor. 

*Mesleki eğitim gördükleri bazı iş yerlerinden küçük düşürülmek, hakarete maruz kalmak vb. sorunları yaşadıklarını da dile getiriyorlar.

*İş yerinde çalışan öğrenciler arasında ayrım yapılması gibi sorunlarda gündeme geliyor.

*Bazı iş yerindeki sosyal olanaklardan faydalandırılmaması (bayram yılbaşı gibi durumlarda işçilerden ayrı görülmesi) da söz konusu olabiliyor.

 *Öğrencinin işyerinde tüm birimlerde çalışması gerekliliğine rağmen, bazı firmalarda mesleki eğitim gören öğrencilerin sürekli olarak aynı işleri yapmasının beceri eğitimini olumsuz etkilediği de görülmüştür.

*Bazı iş yerlerinde öğrenciler ağır yüklerin altına sokulmaktadır.

*Bazı iş yerindeki öğrencilerin yoğun çalışma temposu ile çalıştırılması sektörde çalışma isteklerini de olumsuz etkilediği görülmektedir.

*Yine temel sorunlardan birisi de işletmenin alınan eğitime uygun bilgi ve beceri kazandırmaması da sayılabilir.

Bazı öğrenciler mesleki eğitim amacıyla bulundukları işletmelerde mesleki eğitimleri süresi dolduğu halde aynı statüde çalıştırılmaya devam ettiğini biliyoruz. Öğrenciliği biten ve iş yerinde tam zamanlı çalışmaya başlayacak olan kişinin aynı statü ve koşullarda çalıştırılmaya devam ettirilmesi ise işveren için ayrı bir hataya sebep olmaktadır. Mesleki Eğitim süresi bittikten sonra çalıştırılmaya devam öğrenciler artık normal çalışan statüsündedir. Tüm sigorta kollarından sigortalarının yapılması gerekir, asgari ücretten az maaş verilmemesi gerekir.

ÇÖZÜM YOLLARI NELERDİR?

Bu sorunların giderilmesi hem sektörümüzün geleceği olan öğrencilerimiz hem de işletmelerimiz için oldukça önemlidir. Dolayısıyla bu sorunların çözümü için bazı önerileri değerlendirebiliriz. Bu önerilerden bazıları şunlar olabilir:

  • İşletmedeki tüm süreçleri görmesi açısından iş yerlerinde rotasyon yapılmalıdır.
  • Öğrencilerin eğitimleri boyunca koordinatör öğretim elemanı ile daha sık görüşmesi, eğitimi öncesi bilgilendirme toplantılarının hem okul hem de iş yeri tarafından yapılması gerekmektedir.
  • Öğrencilerin eğitim görecekleri departmanlar ve bu departmanlarda öğrencinin “beceri eğitimi” ile ilgilenecek personel, öğrencilerin eğitimi konusunda bilgilendirilmeli, öğrenci başka amaçlarla o birimde bulunmamalıdır.
  • İş yerlerinde mesleki eğitim alan öğrencilerin ‘’iş Koşullarına Uyma’’ zorunluluğu vardır. Ancak işyeri kurallarının da 4857 sayılı iş kanununa uygun olması gerekir. Örneğin, günlük çalışma saatinin 8 saat olması gerekirken 12 saat çalışma yapılan bir işyerinde, öğrencilerinde 12 saat çalıştırılması uygun değildir.
  • Okullarda gösterilen müfredatlar günün koşulları ve teknolojik değişimler sonrasında güncellenmeli, iş yerleri ve eğitim kurumları bu doğrultuda paralel hareket etmelidir.
  • Bu çatışmanın giderilmesi için, müfredatlar hazırlanırken sektör ile iş birliği yapılmalı, sektör temsilcileri ile muhakkak görüşülmelidir.
  • Bunun sonucunda ortak çalışma ile oluşturulmuş müfredatlarda okuyan öğrenciler daha donanımlı olacak ve mesleki eğitimi ile ön çalışmayı yapmış olan, hazır iş gücü şeklindeki geleceğin elemanları, daha sonra iş hayatına da kolayca atılabileceklerdir.
  • Öğrenciler ucuz iş gücü gibi değerlendirilmemeli, Mesleki eğitimi boyunca fazla mesai yaptırılmamalıdır. Bu durum öğrencinin iş şevkini olumsuz etkilemektedir.
  • İşletmede beceri eğitiminde başarılı olan öğrencilerin işyerinde askerlik aranmadan kalabilmelerine imkân tanınmalıdır.
  • Önceki dönemde öğrenciye müfredata göre eğitim yaptırmayan işyerlerine bir sonraki dönem öğrenci gönderilmemesi önlenmelidir
  • İşletmelerde Mesleki Eğitime başlayan öğrencilerin mutlaka İşyeri Hekimi tarafından işe giriş muayenesinin yapılması (Hipertansiyon, epilepsi, kalp ve akciğer sorunları olan, taşıyıcılığı bulunan) öğrencilerin çalışmalarında dikkat edilmesi gereken hususlar hakkında işverenin, eğitici usta ve koordinatör öğretmenin bilgilendirilmesi gerekir.
  • Sektörde meydana gelen iş kazalarında, çoklukla yeni işe başlayan genç çalışanlar kazaya uğramaktadır. Ayrıca çalışana (öğrenciye) Kişisel Koruyucu Donanım zimmetle verilmeli ve nasıl kullanılacağı konusunda bilgilendirilmelidir. (6331 sayılı yasa gereğidir.)İşletmeye giden öğrenci “Genç Çalışan” (6331 sayılı yasa madde 3 e göre ) değildir.

Amacımız bu meslekte kalıcı bilgili insan gücünü oluşturmaktır.  Öğrenciye yatırım, geleceğe yatırımdır. Bir meyve ağacının bile, fidan olarak dikiminden yıllar sonra meyve verdiği, yıllarca o ağaca bakım yapıldığı düşünülürse insana yatırımın da meyvesini yıllar sonra vereceği düşünülmelidir.