Atik:“Asansör Ve Yürüyen Merdiven Sanayisi Türkiye Ekonomisinin Geleceğidir”

TÜRKİYE ASFED BAŞKANI YUSUF ATİK GÜNDEMİ DEĞERLENDİRDİ

“Asansör ve yürüyen merdiven sanayisi Türkiye ekonomisinin geleceğidir”

 Türkiye’de yerli asansör ve yürüyen merdiven sektörünün en büyük sivil yapılanması olan Türkiye Asansör Sanayicileri Federasyonu, yerli üretici ve montaj firmalarının her alanda sesi olan tek kuruluş olarak faaliyet gösteriyor. Bu önemli görevin sorumluluğu ile kurulduğu günden bugüne, 7 yıldır yerli asansör ve yürüyen merdiven sektörü çalışanlarının da haklarını savunmaya devam ediyor. Bu doğrultuda yapılan çalışmaların bir sonucu olarak ise “stratejik sektör” unvanını sektöre kazandırarak, yerli asansör firmalarının inşaattaki yerli atağında adının anılmasına da katkı sağlamıştır. Bu amaçla, geçtiğimiz ay sektörden gelen soruları cevaplayan Türkiye ASFED Başkanı Yusuf Atik’in, konu ile ilgili gündemi değerlendiren görüşlerini aldık.

ATİK: “İnşaat sektöründe hala yerli ve milli anlayışını asansör ve yürüyen merdiven tercihleri üzerinde sağlayamadık”

Sayın Başkan, inşaat sektöründe yeni projelerin konuşulmaya başlandığı bir dönem yaşıyoruz. Bu projelerde yerli asansör sektörünün olması gereken yeri ve önerilerinizi paylaşır mısınız?

YUSUF ATİK: Gerek yurt içi gerekse yurtdışı pek çok projede Türk inşaat sektörü önemli projelere imza atıyor. Biz Türkiye Asansör Sanayicileri Federasyonu olarak, lokomotif sektörümüz olan inşaat sektöründeki bu gelişmeleri yakından takip ediyor ve takdir ediyoruz. Ama maalesef asıl soru şu ki; “Bunların ne kadarı yerli asansör ve yürüyen merdiven üreticisi ve montajcısı firmalara yansıyor?” Üzülerek görüyoruz ki; inşaat sektöründe hala yerli ve milli anlayışı asansör ve yürüyen merdiven tercihleri üzerinde sağlanamadı. Federasyonumuz kurulduğu günden bugüne, yerli üretici ve montajcı firmalarının ne kadar üst düzey ve kaliteli işler yaptığını anlatmaya yönelik çalışmaları kendine amaç edinmiştir.  Hatta çoğu zaman başka dernekler tarafından eleştirilsek de federasyonumuza “Türkiye” ibaresi kazandıran ve 17 asansör ve yürüyen merdiven derneğini tek çatı altından birleştiren tam olarak bu amaç ve vizyondur. Türkiye’de çok önemli yerli üreticilerimiz bulunuyor ve bunlar her yıl milyonlarca dolar ihracat ile yurt dışına ürünlerini gönderiyor. Burada yerli diye tercih edilmeyen markalarımız, Avrupa başkentlerinde çok önemli işler yapıyor.

ATİK: “Adrese teslim yapılan ihalelerin yarattığı haksız rekabeti anlatmaya çalışıyoruz”

YUSUF ATİK: Biz bunları anlatmak için son üç yıldır; gerek Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız nezdinde, gerekse Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız nezdinde üst düzey görüşmeler yapıyoruz. Her ilden fabrikalarımızın kapılarını açıp, ileri teknolojiler ve Ar-Ge çalışmaları ile ne kadar kaliteli ürünler yapabildiğimizi gösteriyoruz. 2019’da yerli asansör sektörünü anlatan çok önemli bir rapor hazırlayarak Bakanlığımıza sunduk. Tüm bunların sonucunda geçtiğimiz yıl asansör ve yürüyen merdiven sektörü, uçak ve savunma sanayisi gibi çok önemli sektörlerin içinde bulunduğu ve devlet teşviklerinden ciddi oranlarda faydalanan sektörler arasına girerek “stratejik sektör” kapsamına alındı. Bunun dışında son iki yıldır Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü ve TOKİ’nin kapısını aşındırıyor, girmedik oda, görüşmedik yönetici bırakmıyoruz. Kiminde ben ama çoğunda yönetim kurulumuzdan arkadaşlarımızın oluşturduğu uzman bir ekip bu kurumlarda “adrese teslim” yapılan ihalelerin yarattığı haksız rekabeti anlatmaya çalışıyoruz. İhalelere öyle maddeler koyuluyor ki, resmen yerli firmaları ihale dışı bırakıyorlar. Üstelik tüm bunlar “yerli ve milli”nin desteklenmesi ile ilgili Cumhurbaşkanlığı kararnamesine rağmen yapılabiliyor.

ATİK: “Yerli ve milli konusu Türkiye ASFED için yeni bir gündem değil”

YUSUF ATİK: Kentsel dönüşüm projelerinin yapılıyor olması ve inşaat sektörünün canlanıyor olması gerçekten ülke ekonomisi açısından çok önemli. Ama müteahhitler ve kamu kurumları yerli asansör ve yürüyen merdiven tercihini desteklemez, hatta ihalelere dahi giremeyecek şekilde maddeler koyarsa bunun yerli firmalarımıza hiçbir katkısı olmaz. Bu gibi sorunlarla Türkiye Asansör Federasyonu olarak üst mercilerde görüşmeler ile çözümler aradık, arıyoruz. Yerli ve milli konusu Türkiye ASFED için yeni bir gündem değil, biz bu konu ile ilgili çalışmaları çok uzun süredir devam ettiriyoruz. Bizim kurulma ve faaliyetlerimizi yürütme gayemiz tamamen yerli ve milli olanın desteklenmesi, kalitesinin arttırılması, bilinirliğinin sağlanması üzerine. Tüm bu çalışmalarımızın bu sürece katkı sunduğunu, tüm meslektaşlarımızın bir kez daha görmesini bilmesini isteriz.

ATİK: “Güven sağlamanın en önemli yolunun eğitimden geçtiğine inanıyoruz”

Yerli asansör ve yürüyen merdiven sektörünün tercih edilebilir bir güven endeksine ulaşarak, büyüme kaydedememesinin nedeni, federasyonun sektörde yaptığı analizlere göre nelerdir?

YUSUF ATİK: Bir kez daha belirmek isterim ki; Türkiye ASFED olarak yerli asansör sektörünün büyümesi ve dünya standartlarında layık olduğu yere ulaşması için mücadele bizim değiştirilemez çalışma ilkemizdir. Güven sağlamanın en önemli yolunun da eğitimden geçtiğine inanıyoruz. Bu amaçla 2017 yılından bu yana sürdürdüğümüz mesleki eğitim çalışmalarımız neticesinde, asansör sektörüne yetişmiş eleman kazandıracak üç akademi inşa ettik. 2021 yılında bu sayıyı beşe çıkartacağız. Biz asansör sektörünü; her eline tornavidayı alıp dükkan açanın girdiği değil, kalifiye elemanları olan, mühendislik hizmetleri verebilen, doğru standartlarda iş yapan, kaliteli işçilik ve üretim yapan firmaların var olduğu bir seviye taşıdığımız zaman iç piyasadaki güvenilirliğimizi arttırabiliriz. Şimdi şöyle düşünün; bir yanda asansör firması açmak bu kadar kolay, bir yanda da kaliteli ürünler ve işçilik üretmek için var gücüyle çalışan bir iç piyasa var. Bu iç piyasa; iyi iş ile var olmaya çalışan asansörcüyü, hiçbir şey bilmediği için ucuz iş yaparak piyasaya giren asansörcü ile kırdırıyor. 50 TL’ye bakım alan bir firmaya sırf ucuz diye giden vatandaş sonrasında aldığı hizmet kaçınılmaz bir biçimde kötü olunca da “yerli kötü algısı” doğuyor. Herhangi bir dükkânı açmak bile belirli kriterlere bağlıyken, asansör firması açmak isteyene hiçbir ehliyet sorulmuyor. Ucuz iş ve işçilikle itibarımızı düşüren bu firmaların iş yapmasına izin verildiği sürece, asansörde yerli kötüdür algısını kırmamız çok zor olacaktır. Biz Türkiye ASFED olarak bu meslekte ehil kişiler yetişmesine fırsat veren ve onların önünü açan genç dinamik, yetenekli, bu işin uzmanı gençler yetiştirerek, eğitimli bu kişilerin iç piyasada hâkim olması için elimizden geleni yapıyoruz. Asansör ve yürüyen merdiven sektöründe hepimiz birbirimize zincirlerle bağlıyız bu zincirin ilk halkası ise eğitimdir. Biz öncelikle bunun tesisini sağlamak için gayret ediyoruz.

ATİK: “Yerli asansör iç piyasadan ziyade Avrupa ülkelerinde daha çok talep görüyor”

YUSUF ATİK: Öte taraftan, hem bu anlaşılmaz algının getirdiği bir yönelimle hem de iç piyasanın daralmasıyla birlikte; yerli asansör sanayi 2019 yılının sadece ilk sekiz ayında 146.453.524 Milyar Dolar ihracat yaparken, 67.292.041 Milyar Dolar ithalat gerçekleştirerek dış ticarette önemli bir ivme kazanmıştır. Bu sektörümüz açısında gurur verici bir tablodur. İç piyasadan ziyade dış pazarda ve özellikle Avrupa ülkelerinde daha çok talep görüyoruz. Dış pazarda kaydettiğimiz bu hızlı ivmenin önümüzdeki yıllarda daha istikrarlı ve doğru adımlarla büyüyeceğine, küresel markalarla girdiğimiz yarışta bir adım daha ileriye gideceğimize inanıyorum.

ATİK: “Yerli markaların geleceğini Bakanlık düzeyine taşıyan Türkiye ASFED olmuştur”

Türkiye ASFED’in “yerli asansör ve yürüyen merdiven” kullanımına katkı sağlayan çalışmalarından bahseder misiniz?

YUSUF ATİK: Türkiye ASFED, arkasındaki 17 güçlü derneğimizin desteği ile pek çok önemli proje yürüterek yerli asansör ve yürüyen merdiven sektörünün gücünü arttırdığını dile getirmek isterim. Bunun ile birlikte, sizlerin de çok yakından takip ettiği üst düzey görüşmeler ile hem Türkiye ASFED’in bilinirliğini hem de yerli asansör ve yürüyen merdiven sektörünün sorunlarını dile getiren çalışmalarımızdan bahsetmek isterim. 2017 yılından başlayarak dönemin Sanayi ve Teknoloji Bakanı Sayın Faruk Özlü ile ilk girişimlerimizi başlatarak kendisinin görevi Sayın Mustafa Varank’a devretmesiyle de bu süreci kendileriyle yürütmeye başladık. Günümüze kadar da Sayın Bakan Mustafa Varank ile birlikte Sayın Bakan Yardımcısı Hasan Büyükdede, Sayın Sanayi ve Verimlilik Genel Müdürü Dr. Halil İbrahim Çetin federasyonumuza çok destek vermişler, her türlü sonumuzun çözümü için gerekli çabayı göstermişlerdir. Dolayısıyla, asansör sektöründe yerli markaların geleceği konusunda uzun süredir yürüttüğümüz çalışmalar için 2018 yılının başında Bakanlık düzeyinde bir toplantı ile bu konuyu gündeme ilk kez getiren Türkiye ASFED olmuştur. Hem federasyon faaliyetleri hem yayınlarımızla her alanda öne çıkartılan yerli ve milli üretim önceliklerinin, asansör sektöründe de uygulanabilmesi adına önemli çalışmalar başlattık.

ATİK: “Asansörde markalaşma bilince ulaşmalı ve acilen birleşme çalışmalarını hızlandırmalıyız”

YUSUF ATİK: Bakanlığımız bu görüşmeler neticesinde; Türkiye ASFED’den; çok fazla ve dağınık halde bulunan asansör firmalarının birleşerek, küresel ölçekli bir asansör markası hedefiyle çalışmalar yapmasını istedi. Başlatılan çalışmalar ve Bakanlıkta gerçekleşen toplantı ile ilgili sektörü bilgilendirmek için ise, 24 Ekim 2018’de Ankara’da “Asansörde Markalaşma” konusunun tartışıldığı bir toplantı düzenledik. Toplantıya ASFED’e bağlı 17 dernek yöneticileri ile EAYSAD ve AYSAD derneklerinin yöneticileri de davet edildi. Bu konudaki çalışmalarımızı iki yıl boyunca sektörde çeşitli istişarelerde bulunarak yürüttük ancak sektörde bu anlamda bir birlik maalesef henüz sağlanamadı. Asansörde markalaşma bilince ulaşmalı ve acilen birleşme çalışmalarını hızlandırmalıyız. Biz tüm bu çalışmalarımızı özetleyen bir de “Asansör Sektör Raporu” hazırladık. Bu raporda çok ayrıntılı bir biçimde yerli asansör sanayisinin dünü, bugünü ve geleceğini rakamlarla ve reel gerçeklerle gözler önüne serdik. Ve gördük ki; Küresel bir marka olmadan yerli asansör sanayisinin bugünkü yapısını sürdürmesi mümkün değil. Türkiye ASFED olarak yerli üreticinin pazar payındaki yerinin arttırılması ve yerli asansör sektörünün geleceğinin güçlendirilmesi için üzerimize düşen görevi yapmak için bu raporu Sanayi ve Teknoloji Bakanı’mız Mustafa Varank’a 2019’da yaptığımız özel bir toplantı ile sunduk. Sayın Bakanımız Mustafa Varank, yerli asansör ve yürüyen merdiven sanayicisinin kendini geliştirmesi ve küresel markalarla yarışır boyutta markalar çıkarabilmesi için her türlü desteğin verilmesi yönündeki hassasiyetini bizlerle paylaştı. Kamu ihalelerinde yerli kullanımın arttırılması, asansör bakım taban fiyatlarının düzenlenmesi gibi sektörün kilit meseleleri hakkında son derece yapıcı çalışmaları başlatacağının da müjdesini verdi.

ATİK: “Asansör “Öncelikli Ürün”, asansör yatırımları “Stratejik Yatırım” statüsüne alındı”

YUSUF ATİK: Ardından gelen süreçte; Sayın Bakanımızın desteği ile asansör sektörüne önemi çok büyük, bir haber ile asansör “Öncelikli Ürün” olarak kabul edildi ve asansör yatırımları “Stratejik Yatırım” statüsüne alındı. Bu sektörümüz açısından Türkiye ASFED’in elde ettiği en büyük kazanımlardandır. Bu amaçla yüksek katma değerli ürünlerin yerli imkân ve kabiliyetlerle üretimini amaçlayan “Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı”na ilişkin esaslar 18 Eylül 2019 tarihli Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Bu ne demek oluyor; öncelikli ürün listesinde asansörlerin bulunması, bugüne kadar gördüğümüz tüm teşviklerin dışında özel teşviklerden yararlanmamız; dünya çapında oyuncu olmak için devletin yanımızda olması anlamına geliyor.

ATİK: “Yerli markalara fırsat verileceğinden bahsediliyorsa bu Türkiye ASFED’in 2017 yılından bu taraf üst düzeyde yaptığı görüşmelerin neticesindedir”

YUSUF ATİK: Bugün geldiğimiz 2020 Ekim ayında asansör sektöründe yerli markalara fırsat verileceğinden bahsediliyorsa bu Türkiye ASFED’in 2017 yılından bu taraf üst düzeyde yaptığı görüşmelerin neticesindedir. Ben, Türkiye ASFED Yönetim Kurulu Başkanı olarak değil, meslektaşları ve bir abileri olarak sektör temsilcisi arkadaşlarımdan tek ricam; kalitesiz ve ucuza mal satan, kötü işçilik yapan, ucuza bakım alan firmalara aldırış etmeden fiyat ve kalitelerinden taviz vermeyerek çalışmaya devam etmeleridir. Sektörümüzün önü açık, devletimizin biz asansör ve yürüyen merdiven sanayicilerine desteği tamdır. Bizler yeter ki kaliteli ürün üretmekten, doğru işler yapmaktan, Ar-Ge ve alt yapı yatırımlarıyla güçlü yapılar kurmaktan vazgeçmeyelim. Türkiye ASFED’in yıllardır yaptığı yerliyi desteleyen çalışmalarının da hakkının yenmemesini rica ederim.

 ATİK: “Küresel markalar, yerli firmalara neredeyse ayakta kalma şansı vermiyor”

Türkiye iç piyasasında yapancı markaların yerli firmaları yok eden ticari politikalarına karşı sektör nasıl bir yol çizmeli?

YUSUF ATİK: Ben burada size, Türkiye ASFED’in hazırladığı asansör raporundan bazı rakamlar vererek devam etmek isterim. Türkiye ASFED Asansör Sektör Raporu’na göre; asansör ve yürüyen merdiven sektörünün ortalama kârlılık oranı, dünya kârlılık oranı ortalamasının 2 ile 3 kat üzerinde yer alıyor. Dikkat çekici olan ise asansör ve yürüyen merdiven sektörünün ortalama kârlılık oranının, internet yazılımları, yarı iletken ekipmanları, eğlence yazılımları, sistem ve uygulama yazılımları, bilgisayar ve bilgisayar parçaları gibi çok karlı sektörlerin oranına yakın ve eşit olması. Dünyada oldukça büyük bir paya sahip olan asansör ve yürüyen merdiven pazarından %70 ile en büyük payı ise dünya devi 5 büyük küresel marka alıyor. Türkiye’de asansör pazarında da oldukça etkili olan küresel sermaye markalarının yerli imalat ve montaj firmalarının birçoğunu üretimden, montaj, bakım ve revizyon alanına kadar baskısı altına alarak, yerli firmalara neredeyse ayakta kalma şansı vermiyor. Bir yandan da, bu küresel markalar bilinirlikleri sebebiyle inşaat sektöründe her geçen gün artan bir oranda tercih ediliyor. Havaalanları, metro istasyonları, alışveriş merkezleri, dört yıldız ve üzeri oteller, özel hastaneler gibi pek çok alanda neredeyse hiçbir yerli marka asansörün kullanılmadığı görülüyor.

ATİK: “Asansör ve yürüyen merdiven sanayisi Türkiye ekonomisinin geleceğidir”

YUSUF ATİK: Tüm bunlarla birlikte, raporumuzda da geçen sektörün pazar payına ve kârlılık oranına baktığınızda, asansör ve yürüyen merdiven sanayisi Türkiye ekonomisinin geleceğidir. Ayrıca tüm dünyaya kolaylıkla dağıtım yapabilecek jeopolitik konuma sahip olduğumuz gerçeğini de unutmamak lazım. Nasıl ki yerli otomobil, yerli cep telefon, yerli savunma sanayine sahip çıkıyorsak yerli bir asansör ve yürüyen merdiven sanayisine de aynı oranda sahip çıkmalıyız. Türk asansör ve yürüyen merdiven sektörü, tüm parçalarını üretebilen bir alt yapıya sahiptir. Türkiye, dört bir yanında kurulu pek çok yerli asansör fabrikası ve yetişmiş pek çok donanımlı mühendise sahiptir. Tek eksiğimiz bir araya gelerek bir ortaklık kültürü kurmak. Güçlerimizi birleştirebilirsek dünya pazarında yerli ve küresel bir asansör markası ile yok olmak yerine, varlığımızı arttırabiliriz.

ATİK : “Derneklere ve federasyona destek olmalı, markalaşma bilincini arttırmalıyız”

YUSUF ATİK : Kurulduğumuzda bir elin parmağını geçmeyen sayıda dernek ve dostlarla yola çıktık ama 2020 itibariyle 17 derneğin desteğini alarak birliğimizi güçlendiriyoruz. Federasyonumuza verilen destek ve gücün artması nezdinde çalışmalarımızda daha sağlam adımlar atabiliyor olduğumuz da bir gerçek. Yerli markaların bilinirliğini arttırmak ve küresel markalara karşı ayakta durabilmek için beraber atacağımız adımlar çok önemli. Aynı zamanda bu konuda en büyük sorumluluk mesleki örgütler ile birlikte, meslektaşlarımızdadır. Bizler Türkiye’nin en büyük asansör ve yürüyen merdiven yapılanması olarak, başta eğitim olmak üzere önemli alt yapı çalışmalarıyla sektörün gelişimine katkı sağlıyoruz. Ancak bunu birliğimize üye firmaların desteği olmadan yapamayız. Firmalar derneklerini, dernekler de Türkiye ASFED’i destekleyecek ki çalışmalarımızı hız kesmeden devam ettirelim. Onun dışında biz Türkiye ASFED olarak elimizden geleni yapmaya her zaman hazırız. Asansör ve yürüyen merdiven sektörünü stratejik sektörler kapsamına alınması için çok büyük çabalar verdik. Bunun ile birlikte yatırım yapmak isteyen pek çok firma devlet teşviklerinden ek faydalar sağladı ve sağlamaya da devam ediyor. Markalaşma konusunda en büyük çağrıyı iki yıldan fazladır yapıyoruz. Markalaşıp bilinirliğimizi arttırmadığımız sürece milli ekonomiden pay almamız zorlaşacaktır.